Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı bir anayasa hedeflediklerini belirterek, “Tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren, demokratik bir anayasayı yapmak inşallah bu ülkeye nasip olacaktır. Türkiye Yüzyılı’na girerken milletimiz bunu çoktan hak ediyor. Milletimize olan borcumuzu inşallah hep beraber yerine getireceğiz.” dedi.
Taksim’de bir otelde düzenlenen “Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı”nın açılışında konuşan Tunç, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nın yeni belgelerinin 2024 yılı başından itibaren açıklanacağını, hazırlık çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Bu çerçevede Ankara ve Antalya’da toplantı gerçekleştirdiklerini anımsatan Tunç, İstanbul’daki toplantıdan önemli tavsiyeler içeren görüşler çıkacağına inandıklarını ifade etti.
Tunç, önceki dönemin İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki hedeflerin yüzde 66’sının, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nin de yüzde 70’inin hayata geçirildiğini söyledi.
Planlı yargı reformlarına 2009’dan itibaren başladıklarını hatırlatan Tunç, yıllar içinde gerçekleştirdikleri reform belgelerini anlattı, önemli reformların da hayata geçirildiğini aktardı.
Üçüncü Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nde 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetin belirlendiğini söyleyen Tunç, 2019-2023 yıllarını kapsayan belgenin uygulama oranının bugün itibarıyla yüzde 70 olduğunu kaydetti.
Tunç, İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında ise 393 faaliyetten 260’ını uygulamaya koyduklarını, bunun oran itibarıyla yüzde 66 olduğunu vurguladı.
“Neden yüzde yüz değil?” diye sorulabileceğini kaydeden Tunç, bunların bir kısmının anayasa değişikliği gerektiren, bir kısmının da yasamayı gerektiren hususlar olduğunu, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem nedeniyle meclisin yasama takviminde değişiklikler olduğunu ama bunları unutmadıklarını, bunların millete verdikleri sözler olduğu da dile getirdi.
“Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamını daha da geliştireceğiz”
Adalet Bakanı Tunç, yargının iş yükünü azaltabilecek ve tarafların dostane bir şekilde çözüme kavuşabileceği, toplumsal uzlaşmaya da hizmet eden özel hukukta alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamını daha da genişlettiklerini, 2013-2018 yıllarında arabuluculuğun sisteme girdiğini, 2018’den itibaren de arabuluculuğun bazı uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk olarak yoluna devam ettiğini anlattı.
Tunç, 2019’dan itibaren iş davalarında, tüketici davalarında, ticari davalarda dava şartı arabuluculuğun uygulanmaya devam ettiğini, 1 Eylül’den itibaren de özellikle komşuluk ve kira hukuku, kat mülkiyetinden ve tarımsal hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar gibi birçok alanda da zorunlu arabuluculuğun kapsamını daha da genişlettiklerini söyledi.
Yılmaz Tunç, arabuluculukla ilgili şu verileri paylaştı:
“Toplamda 2018’den itibaren 4 milyonu aşkın uyuşmazlık, arabuluculuk önüne geldi. 3 milyondan fazlası da anlaşmayla sonuçlandı. Yani ihtiyari arabuluculukta başarı oranı yüzde 98’e varıyor ama zorunlu arabuluculukta başarı oranı yüzde 45’te kalıyor. Özellikle 1 Eylül’den itibaren arabulucuya başvuru sayısı kira davalarında 73 bin 120. Bunun 30 bin 407’si anlaşmayla sonuçlanmış. Anlaşamama sayısı 13 bin 217. Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklardan kaynaklı 15 bin 447 başvuru, kat mülkiyeti uyuşmazlıklardan kaynaklı 4 bin 709 başvuru, komşuluk hukukunda kaynaklı 1181 başvuru, tarımsal hizmet sözleşmelerinden kaynaklı 278 başvuru. Az önce bahsettiğim kira uyuşmazlıklarından kaynaklı 73 bin 120 başvuruyu da eklediğimizde 94 bin 735 başvurunun yapıldığını görüyoruz. Burada alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kapsamını daha da geliştirerek, vatandaşlarımızın yıpranmadan, dostane bir şekilde çözüme kavuşmalarını sağlayacak bu yöntemi daha da geliştirmenin gayreti içerisinde olacağız.”
Yargıya ilişkin sorunların çözümü amacıyla 2002’den itibaren reform niteliğinde pek çok adım atıldığını dile getiren Tunç, “Şu anda biz Avrupa’nın, dünyanın en yeni, en çağdaş ve en modern temel kanunlarına sahibiz. Temel kanunlarımızın yanı sıra yine birçok alanda da mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirdik. Mevzuatımızın iyileştirilmesi noktasında çok önemli mesafeler aldık. Tabii sadece temel kanunlarımızın yenilenmesi yetmiyor. Dünyaya Türkiye Yüzyılı damgasını vuracaksak özellikle en başta daha demokratik, daha sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanan yeni bir anayasaya milletimizi kavuşturmak. Bununla ilgili de Adalet Bakanlığı olarak öncülük yapmaya, hazırlık süreçlerinde aktif rol almaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yargı reformu strateji belgelerimiz önümüzdeki döneme ışık tutacak”
Adalet Bakanı Tunç, Anayasa Mahkemesi’nin ve Yargıtay’ın yıpranmasını hiç kimsenin istemeyeceğini, ancak Anayasa’dan kaynaklanan görüş farklılıklarını da ortadan kaldıracak olanın TBMM olduğunu belirtti. Bu konuda TBMM’nin yeni, demokratik, sivil ve kuşatıcı bir anayasa noktasında uzlaşmaya varacağını söyleyen Tunç, bunun kendileri için millete bir borç olduğunu, ileride daha büyük krizlere yol açmamak için bu tedbirleri almak zorunda olduklarını açıkladı.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkından geri dönüş olmadığını kaydeden Tunç, “Bunu vatandaşlarımız için getirdik. Dolayısıyla mevzuatımızdaki bu çelişkiler nedeniyle ortaya çıkacak olan problemleri de gidermenin gayreti içerisinde olacağız. Biz, Adalet Bakanlığı olarak bu anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. TBMM’ye gerekli taslakları vermeye her zaman hazırız.” sözlerini sarf etti.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve siyasi parti gruplarının, bu anlamda görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Tunç, yüksek yargının, mevzuat değişikliklerini yaparak ileride daha büyük krizlere yol açacak problemleri ortadan kaldıracağını ifade etti.
Bakan Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tabii ki hedefimiz yeni, demokratik, sivil bir anayasa, kuşatıcı bir anayasa. Herkesin görüşlerinin alındığı, tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren, demokratik bir anayasayı yapmak inşallah bu ülkeye nasip olacaktır. Türkiye Yüzyılı’na girerken milletimiz bunu çoktan hak ediyor. Milletimize olan borcumuzu inşallah hep beraber yerine getireceğiz. Anayasamızın yanı sıra özellikle yargımızın etkinliğini arttırmak, uygulama sorunlarını ortadan kaldırmak için reform yapmaya devam edeceğiz. Bizim reform irademiz hiç bitmez. Çünkü toplumun ihtiyaçları hiç bitmez. Çünkü gelişen teknoloji, ticaret, yeni uyuşmazlık alanlarının ortaya çıkması, bilişim suçlarından tutun da farklı farklı ticari uyuşmazlıkların ortaya çıkması, yeni menfaat ihtiyaçlarını doğurabilir ve o menfaat ihtiyaçları doğrultusunda da yeni uygulamalara ihtiyaç olur. Toplumun bu dinamik yapısı nedeniyle özellikle ülkemizin dinamik yapısı itibarıyla da yargımızın bu anlamda geri kalmaması için gerek mevzuat önlemleri gerekse uygulama anlamında daha hızlı davranmamız gerekir. O nedenle bizim yargı reformu strateji belgelerimiz, önümüzdeki döneme ışık tutacak önemli belgeler.”
Tunç, daha modern fiziki binalarda yargı hizmeti sunmaya devam ettiklerini, yeni ihtiyaçlar doğrultusunda, özellikle de deprem bölgesinde yıkılan adliyelerin yerlerine yenilerinin inşa edildiğini dile getirdi.
Fiziki imkanların yanında teknolojinin de bütün imkanlarını yargı hizmetine sunma gayreti içerisinde olduklarını kaydeden Tunç, şöyle devam etti:
“Özellikle UYAP sistemimiz dünyaya örnek bir projemiz. Bilgi İşlem Genel Müdürlüğümüzün yeni projeleri var. Bu projeler arasında özellikle yapay zekaya yönelik birtakım hazırlıklarımız var. Hızlı işleyen bir yargı sistemi anlamında da teknolojinin en son imkanlarını yargının hizmetine sunma noktasındaki çalışmalarımızı daha da hızlandıracak. Elektronik duruşmadan, görüntülü duruşmadan elektronik tebligata varıncaya kadar tüm bu imkanları geliştirmenin gayreti içerisinde olacağız.”
“Hedef süre uygulamalarının istinaf mahkemelerinde uygulanmasıyla ilgili bir çalışmamız var”
Yılmaz Tunç, yargının iş yükünü azaltmak ve daha adil yargılanmayı sağlamak için 2016’dan bu yana istinaf sistemine geçtiklerini hatırlatarak, istinafın güçlendirilmesinin önemini vurguladı.
İstanbul’da istinaf sürecinde dosyaların gecikmesi noktasında sıkıntı olduğunu ifade eden Tunç, “İstinafı güçlendirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. İstinafın kapanması değil, istinaf dairelerinin özellikle bazı davalar bakımından, bazı dairelerdeki yoğunlaşmayı görüyoruz. Yoğunlaşmanın sebeplerini, hangi dairelerde yoğunlaşma olduğunu da görüyoruz ve bu anlamda da o dairelerin sayısının artırılması, oraların daha da güçlendirilerek, yargıdaki gecikmenin ortadan kaldırılmasıyla ilgili çalışmalarımız var. Bu çalışmalarımızı da inşallah peyderpey hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz.” diye konuştu.
Tunç, 15 bölgede istinaf mahkemesi olduğunu, Tekirdağ, Malatya ve Denizli’de kurulan istinaf mahkemelerinin ise kısa sürede faaliyete geçmesini sağlayacaklarını dile getirdi. 2016’da istinaf mahkemelerinde görev yapan hakim savcı sayısının bölge adliye mahkemelerinde 1028, bölge idare mahkemelerinde ise 293 olmak üzere toplam 1321 olduğunu anımsatan Tunç, 24 Kasım itibarıyla bu sayıyı bölge adliye mahkemelerinde yüzde 166 oranında artırarak 2 bin 735’e, bölge idare mahkemelerinde ise yüzde 55 oranında artırarak 455’e yükselttiklerini kaydetti.
Makul sürede yargılanma için attıkları adımların en önemlilerinden birinin hedef süre uygulamaları olduğuna dikkati çeken Tunç, hedef süreye uyabilmek için yargı mensuplarının büyük gayret gösterdiklerini anlattı. Tunç, hedef sürenin özellikle teftişte ve terfide de dikkate alınması hususunun önemine işaret ederek, “Hedef süre uygulamalarının istinaf mahkemelerinde de uygulanmasıyla ilgili bir çalışmamız var. Bunu da inşallah hayata geçirmenin gayreti içerisinde olacağız.” dedi.
Adalet Bakanı Tunç, gelecek dönemde Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı ile temel hak ve hürriyetlerin daha da güçleneceği, yargı mensuplarının daha kaliteli hizmet sunacağı bir ortamı geliştirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Vatandaşların tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi yargı hizmetlerinin de adil olmasının yanı sıra kaliteli ve hızlı olarak sunulmasını talep ettiklerini aktaran Tunç, şunları paylaştı:
“Adaletin ve haklının yüzyılının tahkimi için çıktığımız bu yolda ana hedeflerimizi bazı başlıklar altında toplayacak olursak; birincisi, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İkincisi, makul sürede yargılamayı sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz. Üçüncüsü, yargı hizmetlerinin sunumunda sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçleri ihdas edeceğiz. Dördüncüsü, adalet hizmetlerinde, çağın gereklerine uygun teknolojik gelişmeleri sistemimize daha fazla katmaya devam edeceğiz. Beşincisi, onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarını hukuk sistemimize dahil edecek yenilikleri hep birlikte hayata geçireceğiz.”
Temel politika belgelerinin hazırlık çalışmalarını, dünya genelindeki eğilimleri de dikkate alarak geniş bir durum analizine dayalı olarak sürdürdüklerini belirten Tunç, “Yargılamaların ortalama görülme süreleri ve ceza adaleti sisteminin etkinliğini güçlendirecek politikalarımızı yeni Yargı Reformu Stratejisi’yle ortaya koyacağız. Soruşturmaların eksiksiz yürütülmesi, yargılamaların taraflara güven verecek şekilde makul sürede yürütülmesi ve kararların yeterli gerekçelere dayalı olarak verilmesi önem taşımaktadır.” ifadesini kullandı.
Toplantıya, Tunç’un yanı sıra bakan yardımcıları, başsavcılar, hakimler, savcılar, hakim ve savcı adayları katıldı. Bakan Tunç, konuşmasının ardından katılımcılarla hatıra fotoğrafı çektirdi.