Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER), mart ayında düzenlenecek yerel seçimler için adaylarını açıklama aşamasında olan siyasi parti liderlerine mektup yolladı. Kadınların eşit temsilinin sağlanmadığına vurgu yapılan metinde, “Bir parti lideri olarak sizi değişimin kilidini açmaya tüm kadınlar olarak davet ediyoruz” çağrısı yapıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Ülkemizde yıllardır siyasetin eril haline tanıklık ediyor ve bunun en önemli sebebinin kadınların eşit temsilde yer alamaması olduğunu biliyoruz. Yakın tarihte gerçekleşen genel seçimler ve ardından birçok partinin gerçekleştirdiği kongre ve kurultaylar buna örnek… Bu iki güncel veriye bakarak bile kadınların seçimle ve atamayla geldikleri siyasal temsil organlarında eşit temsilden söz etmek neredeyse imkânsız.
Kadınlar ilk kez 8 Şubat 1935 Genel Seçimlerinde seçilme hakkı elde ettiğinde 444 milletvekilinden oluşan parlamentoda sadece 18 kadın vekil yer alabilmişti. Bugün ise elde edilen onca kazanımdan sonra Cumhuriyet tarihinin “en yüksek” sayısına ulaşan mecliste 600 milletvekilinden 119’unun kadınlardan oluşmasına sevinmeli miyiz?
Tabi ki hayır.
Peki, bazı illerimizin bu zamana kadar hiç kadın milletvekili çıkarmamasına…
1935 yılında dünya sıralamasında kadın temsili açısından 2.sırada yer alan Türkiye’nin, bugünlere geldiğimizde Parlamentolar Arası Birliğinin 2023 verilerine göre dünya sıralamasında oranı %17,4 olup 131.sırada yer alıyor olmasına üzülmeli ve bunu dert edinmeli miyiz?
Fazlasıyla…
Gelelim yerel seçimlere…
100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin belediye başkanlarının belirlendiği 19 yerel seçimde seçilen 32 binden fazla belediye başkanı içinde sadece 150 kadın başkanın olmasına ne diyeceğiz?
Yani yerel seçimlerde de kadınların eşit temsiline tanıklık edemiyoruz.
Eşitsiz temsile başka bir örnek de kadın muhtar sayısı…
2019 seçimlerindeki kadın muhtar oranı, 1930 yılıyla aynı; bu oran %2,14 ve toplam dört ilde (Bitlis, Muş, Sinop ve Şanlıurfa da) hiç kadın muhtar yok. Trajik gerçekten…
Trajik ama gerçek olan bu tablo siyasette kadının eşit temsiline değil, “temsili” olarak kadının varlığına işaret ediyor.
Bu oranlar partilerin, tüzüklerine ve yönetmeliklerine yazdığı %30, %25 cinsiyet kotalarına rağmen böyle…
Yani tüzük ve yönetmeliklerde cinsiyet kotası, pozitif ayrımcılık vb. kadınların haklarını güvenceye alan maddelerin yer alması partilerin erkek siyaset anlayışında bir değişiklik oluşturmuyor. Organların seçiminde, adaylıkların belirlenmesinde, kurulan komitelerin neredeyse çoğunu erkeklerin oluşturduğunu biliyorken; buralardan kadınların kotalara, anayasal güvence altına alınan eşit temsil hakkına rağmen çıkmayacağını biliyoruz. En temelden, yani kendi siyaset aracımız olan partilerimizden eşit temsili uygulamaya başlamazsak toplumda bir fark yaratamayacağımız çok açık.
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizde de siyasette kadın temsilinin eşitsiz olmasının köklü nedenleri var.
Patriarkal sistem…
Patriarkanın toplumu şekillendirmesinde en temel özellik cinsiyete dayalı rollerdir. Kadınların toplumsal yaşama katılımının artması için oluşturulmayan her politik zemin, siyasette yer almalarını da olumsuz etkiliyor.
Siyasal alan dâhil, kadınların kendilerini gerçekleştirebilmelerinin yolunun erkekler tarafından oluşturulan bariyerlerle kapandığını görüyoruz. Sadece siyasetin değil toplumsal yaşamın neredeyse her kurumu eril anlayışla şekilleniyor. Bu da eşit temsile engel oluşturuyor.
Bunu değiştirmek mümkün. Önümüzde yerel seçimler var. Kadınların siyasette eşit temsilinin anayasal güvence altına alınması elzem…
Kadınlar ve erkekler arasında eşit temsil farkını kapatacak, somut olarak temsili artıracak, anayasa ve seçim yasalarına eklenecek maddelerle bir pozitif değişiklik yaratmak mümkün. (Slovenya* örneğinde olduğu gibi) Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeni bir bakış ve siyasetin bu eril halinin sorgulanması gerekli.
Hegemonya kırılmalı, kırmalıyız…
Her geçen gün daha erkekleşen ülke siyasetinin kodları değişmeli.
Evet, bu mümkün; bu çağrıya karşılık vermeyenlere rağmen mümkün. Türkiye’de kadınların toplumsal hayattan ve siyasetten dışlanması, siyasal alanda kadın sesine tahammülün olmaması, siyasal zeminde yer almalarının engellenmesi daha fazla sürdürülebilir değil. Siyasette eşitsiz tavır, kadınların bu alanda ayrımcılığa uğramaları, daha fazla katlanılır değil.
Bu yüzden Ka.Der’in kurulma sebebi ve yaptığı çalışmaların ana eksenine bakarsak siyasette kadının eşit temsil hakkı sağlanabilirse toplumda da eşit haklarımızın mümkün olduğunu söylüyoruz. Kadınların eşit temsilinin sağlanması sadece Ka.Der’in, sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların değil siyasette söz sahibi olan bütün partilerin mücadele alanı olmalıdır. Ancak eşit temsil sağlandığında gerçek demokrasiden bahsedebilir, toplumun her kesimiyle eşit bir yönetim şekli oluşturabiliriz.
Bu nedenle yerel seçimlerde partinize çeşitli kademelerde aday adaylığı için başvuran kadınlara, sırf kadın olduğu için değil; gerçekten liyakatli oldukları ve bu şekilde eşitliği sağlayabileceğiniz için yer vermeniz, ülkemizde değişim ve dönüşümün gerçekleşmesinde ön açacaktır.
Bir parti lideri olarak sizi değişimin kilidini açmaya tüm kadınlar olarak davet ediyoruz.”